Soquel, Kaliforniya — Pazartesi, 14 Kasım


Ebediyet

Cehennemin dehşetinden söz eden son yazımdan sonra, belki de Hristiyanların inançlarına göre cehennemde ebediyen eza çekildiğini hatırladığım için — ya da sadece suçluluk duyan bilincimden ötürü, ebediyet hakkında düşünmeye başladım.

Ebediyetin süresi nedir?

Ebediyet bizlerin tam olarak kavramakta çok fazla güçlük çektiğimiz, bütünüyle anlayamadığımız bir kavramdır, çünkü bu fiziksel dünya ile olan sınırlı deneyimlerimiz bir başlangıca ve bir sona sahiptir, oysa ebediyet, bizlerin bilişsel deneyimlerimizin ötesinde olan sonsuz dünyada, zamanın sınırlamalarının ötesinde olan dünyada bir varoluşu varsayar.

O halde ebediyeti nasıl anlayabiliriz?

Kırk yıl önce Güney Afrika'da, Durban'daki Christ the King Katolik Kilisesinde katıldığım soru cevap derslerinde, yaşlı mahalle rahibim Peder Carey duyduğum en iyi ebediyet tanımlamalarından birini yaptı:

"Tamamı kum taneciklerinden oluşmuş bir dağ hayal edin," diye söze başladı. "Milyarlarca milyonlarca kum taneciğinden oluşmuş, hayal edebileceğiniz en büyük, en yüksek dağ," dedi ve hepimiz o dağı zihinlerimize canlı olarak yerleştirene kadar durakladı.

"Şimdi de her bin yılda bir, bir serçenin o dağa geldiğini ve dağdan bir kum tanesi alıp götürdüğünü hayal edin. Her bin yılda bir," diye tekrarladı.

"Bu demektir ki Lordumuz İsa'nın zamanından bu yana sadece bir kum tanesi alınmış olacak. Bu demektir ki o küçük kuş bin kum tanesi taşıdığında bir milyon yıl geçmiş olacak!"

Bu benim minik beynimin haddini fersah fersah aştı!

"O dağın tamamı..."

Zihnim önde yarışıyor—

"...bütünüyle yok olduğu zaman..."

ve ebediyetin devasalığı—

"...her bir kum zerresi..."

başımı acıtmaya başlıyor—

"...o dev gibi yüksek dağdan..."

Benim minik beynim 640K RAM ile DOS PC üzerinde Doom oynamaya çalışıyormuş gibi—

"...serçe tarafından taşındığı zaman..."

çatırdayıp vınıldıyor—

Ama Peder Carey ebediyet tanımlamasını henüz tamamlamadı:

"...işte o, ebediyetin..."

Şak!

"...ilk gününün..."

Çatır!

"...sabahı olacak..."

Pat!

. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .

A sürücüsü okunamıyor:

Vazgeç, Yeniden dene, Başarısız? _

—İngilizceden çeviren:
Krishnendrani Devi Dasi


Önceki  |  Arşiv  |  En Son Blog  |  İlk 10  |  Yeni  |  Sonraki

URL: http://www.imonk.net/turkish/05/november2.html
Düzen: iMonk — 14 Kasım, 2005.