Soquel, Kaliforniya — Çarşamba, 30 Kasım
Meraklı sorular
Ben çok meraklı bir çocuktum, sorularımla devamlı annemin başını ağrıtırdım. Annem bana karşı hep açıksözlü ve dürüst olmuştu, her soruyu özenle cevaplardı, yine de en çok anımsadığım cevap şuydu:
"Anlamak için henüz çok küçüksün, bebeğim. Biraz daha büyüyünce sana açıklarım..."
Ve Durban, Wentworth'deki Christ the King Katolik Kilisesinin soru cevap derslerinde Peder Carey soru var mı diye sorunca, hemen her seferinde parmağımı kaldırırdım. Her zaman Tanrı hakkında bilmek istediğim birşeyler olurdu.
Aşağı yukarı yedi yaşımdayken ve ilk Takdis Ayinimde bulunma zamanı geldiğinde, ilk kez katılacağım günah çıkarma günüm için hiç üşenmeden hazırlanmaya başladım (günah işlemiş haldeyken Takdis Ayinine katılamazsınız).
Zihnimde küçük günahlarımdan oluşan bir kontrol listesi oluşturdum...
Kötü huyluydum (kız kardeşime "koca bebek" dedim)
Bencildim (oyuncaklarımı erkek kardeşime ödünç vermiyordum)
Anneme karşı geldim (yatağımda zıp zıp zıpladım)...
ve On Buyruğu gözden geçirip büyük günah işleyip işlemediğimi kontrol ettim...
Benden önde gelen ilahların olmayacak
Tanrı'nın adını boş yere anmayacaksın
Sebt gününün kutsalığını korumak için onu hatırlayacaksın
Babana ve annene hürmet edeceksin
Öldürmeyeceksin...
ama altıncısına gelince şaşırdım:
Zina etmeyeceksin...
Zi-na. Zina nedir?
Annem bilir. Onu aramaya başladım.
"Anne. Anneeee!"
Mutfaktaydı, ocakta birşeyler yapıyordu.
"Anne," dedim, önlüğünü çekiştirerek, "Zina nedir?"
Annem, "Anlamak için henüz çok küçüksün" türü cevaplarından biriyle beni başından savmaya çalıştı, ama buna karnım toktu. Bu sefer tutmamıştı...
"Hayır. Bilmek istiyorum: zina nedir?"
Annem yüzü benimkiyle aynı seviyeye gelecek şekilde çömeldi.
"Neden bilmek istiyorsun?"
"Sadece bilmek istiyorum," diye ısrar ettim, "zina nedir?"
Annem yapısına aykırı olarak, kaçamak yapacakmış gibi görünüyordu.
"Pekala, eğer başka bir erkeğe 'kaş göz edersem'..."
Kafam karmakarışık gözlerimi kısarken anneme kendim kaş göz etmeye başladım.
"'Kaş göz edersem...' demekle ne demek istiyorsun?"
"Yani, hım, eğer ben, ah, başka bir erkeğe bakarsam..."
"Gözlerim hayretle açıldı?!"
"Başka bir erkeğe bakamaz mısın?!"
"İşte! Sana söyledim, anlayamayacak kadar küçüksün...Hem zinanın ne olduğunu neden bilmek istiyorsun? O sözcüğü nereden duydun?"
"On Emirde şöyle diyor: 'Zina etmeyeceksin', ben de edip etmediğimi bilmek istiyorum, böylece günah çıkartabilirim..."
Annem bir kahkaha patlattı ve beni kucakladı ve öylesine sıktı ki belim yay gibi geri büküldü ve yanağım onunkine yapıştı ve ağzım ve dudaklarım kıvrılıp komik bir şekle büründü ve zorlukla nefes alıyordum ve kulaklarım kıpkırmızı oldu ve güç bela şöyle dediğini duydum,
"Seni gidi aptal! Sen zina edemezsin!"
Ve tekrar tekrar gülüyor ve saçlarımı karıştırıyor ve beni bağrına basıyordu...
Ve ben bunlar olurken, "Ne? Neee?!" diye geveliyordum.
—İngilizceden çeviren:
Krishnendrani Devi Dasi
Önceki | Arşiv | En Son Blog | İlk 10 | Yeni | Sonraki
URL: http://www.imonk.net/turkish/05/november4.html
Düzen: iMonk
— 30 Kasım, 2005.