Soquel, Kaliforniya — Pazartesi, 7 Kasım
Cehenneme Gitmek
Bu e-postayı önceki gün Rusya'daki devoteelerden birinden, Moskova'daki tapınağı düzenli olarak ziyaret eden bir devoteeden aldım:
Sevgili Akinchan Maharaj,
Lütfen tevazulu saygılarımı kabul edin. Bugün Srimad Bhagavatam'ın akşam okuması sırasında tesadüfen oradaydım ve ölüm ve cehennem ile ilgili canlı tanımlamayı dinlemenin tuhaf şansına sahip oldum. Bu oldukça büyük bir şoktu. İşte bazı slokalar [Srimad Bhagavatam, Kanto 3, Bölüm 30]:
[19–20] Ölüm zamanı, Ölüm Lordu Yamaraj'ın temsilcileri olan Yamaduta'ların, öfke dolu gözlerle, kendisini almaya geldiklerini görür ve korkudan dışkısını ve idrarını yapar. Bir suçlu devletin muhafızları tarafından nasıl tutuklanır ve cezalandırılmak üzere götürülürse, suç işleyerek duyusal tatmin uğraşına dalmış bir kişi de Yamaduta'lar tarafından, boynuna sağlam bir ip bağlanarak benzer şekilde tutuklanır.
[21–22] Kavurucu güneş altında, çift taraflı orman yangınlarının arasından geçen sıcak kumlu yollarda muhafızlar tarafından sürüklenirken köpekler suçluyu ısırırlar. O, yaşamındaki günahkar eylemlerini hatırlar ve bu yüzden çok büyük endişe duyar. Yürüyemediği için Yamadutalar tarafından kırbaçlanır, açlık ve susuzluk çeker ama bu yolda ne içecek su vardır, ne barınak ne de dinlenecek bir yer.
[23–24] Yamaraj'ın ülkesine doğru yol boyunca sürüklenirken yorgunluktan yığılır ve ara ara bilincini yitirir ama kalkmaya zorlanır ve böylece hızla Yamaraj'ın huzuruna getirilir, orada çekmesi gereken işkence dolu ceza hemen başlar.
[25–27] Kol ve bacakları ateşe verilir; kendi etini yemesi için zorlanır veya eti başkalarına yedirilir; henüz canlıyken Cehennem Köpekleri ve Akbabalar karnını deşip barsaklarını dışarı çıkarırlar. Yılanların, akreplerin, sineklerin ve kendisini ısırıp duran diğer yaratıkların işkencesine maruz kalır; kol ve bacakları filler tarafından kopartılıp parçalanır; tepelerden aşağıya savrulur...
[33–34] Böylece cehennemin en karanlık bölgesine gider... Bütün bu acı veren, cehennemi koşullardan geçtikten sonra ve insan doğumu almadan önce, belli bir sırayla, en alt hayvan yaşamı formlarından geçip günahlarından bu şekilde arınınca, bu dünyada insan olarak yeniden doğum alır.
Ne kadar korkunç! Akıl almıyor!
Ve bu okunurken, bir nedenle, Krishna'nın baş ağrısı hikayesini hatırladım; Krishna'nın başı ağrıyınca, cehenneme gitme riskine rağmen, Kendi ayaklarının tozunu verme konusunda sadece Gopiler istekliydiler.
Cehennemin neye benzediği hakkında bir fikrim olmadığı için, hikaye bana göre sıradan bir hikayeydi. Şimdi bu tanımlamayı duyunca şok oldum. İnsan Krishna'ya karşı ne tür bir bağlılığa ve aşka sahip olmalı ki O en ufak bir rahatsızlık hissetmesin diye, böylesine acı çekmek üzere o dehşet mekanına gitmeye hazır olsun. İnanılmaz!
Keşke ben de Ona karşı böyle bir sevgi besleyebilsem...
Onun derin görüşü karşısında hayrete düşüyorum. Ben korkunç cehennem tanımlamalarını ilk kez duyduğumda (yaşamımın ne kadar günahkar olduğunu bildiğimden) nasıl endişelendiğimi hatırlıyorum, halbuki bu genç kızın ilk reaksiyonu kendisiyle ilgili bencil bir kaygı değil, aksine Vrindavan'lı Gopilerin kendilerini feda edişleri ve bağlılıklarıyla ilgili daha derin bir takdir.
Ve bu bana, Srila Sridhar Maharaj'ın Adanmışlık Bekçisinin Vaazları (Sermons of the Guardian of Devotion) Cilt Bir Bölüm Dokuzda yer alan şu sözlerini anımsatıyor:
"Böyle hikayeler — örneğin Gopilerin Krishna'nın 'başağrısını' hafifletmek için ilaç olarak Kendi ayak tozlarını vermeye [cehenneme gitmeye] nasıl hazır olduklarının öyküsü — kulaklarımıza çok hoş gelir, ama [böylesine büyük bir riyazeti kendimiz için] kabullenmek dehşet verir!"
Hala gidecek uzun bir yolum var. Srila Guru Maharaj'ın bizlere hatırlattığı gibi: "Teslimiyet lafla olmaz".
—İngilizceden çeviren:
Krishnendrani Devi Dasi
Önceki | Arşiv | En Son Blog | İlk 10 | Yeni | Sonraki
URL: http://www.imonk.net/turkish/05/november1.html
Düzen: iMonk
— 7 Kasım, 2005.