San Jose, Kaliforniya — Cuma, 30 Mart


Anahtar bilinçtir

Geçen sene Saint Petersburg'daki konuşmalarımdan birinde, biri şunu sordu: "Manevi dünyaya gitmek için maddesel şeyleri red etmeliyiz, ama fakir ailelerde bazı insanlar hiçbir zaman maddesel zenginlik sahibi olmadılar, o halde nasıl maddesel mal varlıklarını geri çevirebilirler ve fakirlikten başka şey bilmiyorlarsa bu maddesel dünyayı nasıl red edebilirler?"

Acı bizi çare aramaya zorlar, diye cevapladım. Acı çekmediğimiz zaman, Tanrı hakkında çok fazla düşünmeyiz, bu bilinen birşeydir: diş ağrısı çekmiyorsam, dişçiye gitmeyi hemen hiç düşünmem. Düzenli olarak checkuplara gitmem gerektiğini bilirim, ama dişlerimle ilgili (dişe dokunur) bir problemim olmadığı sürece, dişçiye gitmeyi mümkün mertebe ertelerim. Oysa bütün bir geceyi diş ağrısı ile ayakta geçirdiğim zaman, acil çare ararım: "Yarın, kesinlikle, dişçiye gideceğim!"

Bilirim ki "önlem tedaviden daha iyidir" — dişim ağrımadığı zaman bile dişçiye gitmeliyim — ama bu türden şeyleri ertelemek insanın doğasında var. Sadece, dişimdeki oyuk, siniri açığa çıkaracak kadar büyüdüğü zaman, "En yakın dişçi nerede?" diye düşünürüm.

Dolayısıyla o sözde "fakir" insanlar aslında bizlerden daha şanslılar, çünkü acı, onları acının nedeniyle yüzleşmeye, ıstıraplarının kaynağına odaklanmaya zorlar: "Neden acı çekiyorum? Bu talihsizliği hak etmek için ne yaptım? Gelecekte bu ıstıraptan nasıl kaçınabilirim?"

Ama cümlenin ilk bölümü — anlamlı manevi yaşamlara sahip olmak istiyorsak bize maddesel şeyleri red etmemiz tavsiye edilir — gerçeği yansıtmıyor. Biz maddesel dünyada yaşıyoruz: maddesel faaliyetlerden nasıl vazgeçebiliriz? Bu imkansızdır! Bu maddesel dünyadan özgür olmanın anahtarı maddesel mülkiyetimizden vazgeçmek ya da aktif olmamak değil, bilincimizi değiştirmektir: enerjimizi ve sahip olduğumuz şeyleri Tanrı için kullanmaktır, kendimiz için değil. Krishna'nın Bhagavad Gita'da dediği gibi:

yat karosi yad asnasi / yaj juhosi dadasi yat
yat tapasyasi kaunteya / tat kurusva mad-arpanam
—Bhagavad Gita 9:27

"Herşeyi Benim için, Krishna için yaparak bilincini değiştirmeye çalış. Ne yaparsan yap, ne yersen ye, ne sunarsan sun veya ne verirsen ver, ya da ne çileler çekersen çek, hepsi, bilincinin geri planında Benim mevcudiyetimle yapılmalıdır. Eğer yararlanan Ben değilsem, hepsi maddesel faaliyettir. Maddesel faaliyetleri manevi faaliyetlere dönüştüren şey Benim bilincimdir. Madde ve ruh arasındaki fark budur: Benim bilincim."

Dolayısıyla birşey yemeden önce ilk olarak Krishna'ya sunarız. Ve ne yersek ya da Krishna'ya ne sunarsak Onun istediği şey olmalıdır. Örneğin, et sunmayız, çünkü Krishna onu kabul etmez. Krishna der ki:

patram puspam phalam toyam / yo me bhaktya prayacchati
tad aham bhakty-upahrtam / asnami prayatatmanah
—Bhagavad Gita 9:26

"Eğer herhangi bir kişi Bana aşkla ve bağlılıkla bir yaprak, bir çiçek, meyve ya da su sunsa onların sunusunu sevgiyle kabul ederim."

Krishna daha fazlasını istemez: fakir olsanız bile, bir yaprağa, bir çiçeğe, bir miktar meyveye ya da bir miktar suya gücünüz yeter! Dolayısıyla herhangi bir meyveyi, sebzeyi, tahılı, v.b., yemeden önce ilk olarak Krishna'ya sunarız. Ama biz sadece meyve ve sebze yesek bile, onlar yine de canlı varlıktırlar, bu bakımdan onların öldürülmesi tepki yaratacaktır. Yemekten vaz mı geçelim? Eğer öyle yaparsak, ölürüz! Onun için, yemeyi sürdürürüz, ama önce herşeyi Krishna'ya sunarız — ve önce O yediği için biz Onun prasadamını (artıklarını) yeriz, yememiz tepki yaratmaz.

Ben bir elma yesem, sen de bir elma yesen, eylem aynıdır — her ikimiz de bir elma yiyoruz — ama sen elmayı kendi zevkin için yediğinden, bu maddesel bir faaliyet olur ve bunun karşılığında maddesel bir tepki (karma) alırsın ve ben elmayı önce Krishna'ya sunduğum için, bu spiritüel bir eylem haline gelir, bu bakımdan negatif maddesel bir tepki almak yerine pozitif manevi yarar sağlarım. Yediğim halde yemem — çünkü maddesel tepki mevcut değildir.

Yemekten vazgeçemeyiz, ama bilincimizin yalnızca ufak bir uyarlanması ile, adeta yemekten vazgeçmiş gibi oluruz, çünkü faaliyetimizin maddesel tepkisi yoktur, çünkü yaptığımız herşeyin geri planında Krishna'nın bilincindeyizdir.

Krishna bizim çektiğimiz acının sorumlusu değildir! Acımız maddesel faaliyetlerimizin sonucudur (karma). Eğer bunu anlarsak — eğer bilincimizi değiştirirsek — davranışımızı buna göre şekillendiririz ve acımızı hafifletiriz. Sahip olduğumuz maddesel şeylerden vazgeçmemiz değil, sadece bilincimizi değiştirmemiz gerekir.

—İngilizceden çeviren:
Krishnendrani Devi Dasi


Önceki  |  Arşiv  |  En Son Blog  |  İlk 10  |  Yeni  |  Sonraki

URL: http://www.imonk.net/turkish/07/march4.html
Düzen: iMonk — 30 Mart, 2007.