Navadwip, Hindistan — 7 Ocak, Çarşamba


Bolo Hari!

Ölüm, iki günde bir, yanı başımdan, birkaç metre öteden, penceremin altından geçiyor. "Bolo Hari!" bağırışlarına kapılarak, sokağa bakan üçüncü kat penceremden, cenaze alayına bakıyorum.

Burada Hindistan'ın kasaba ve köylerinde yaşam da basittir — ölüm de. Ne zaman biri ölse, ceset birkaç saat içinde yıkanır, beyaz kumaşa sarılır ve çabucak Ganj Nehri kıyısındaki "yakma-ghat"ına götürülür, orada yakılır ve küller kutsal sulara serpilir.

Kefenlenmiş ceset eğreti bambu kasnağa konur ve omuz yüksekliğinde taşınarak, oldukça şamatalı bir "ağıt", bir çağrı-yanıt eşliğinde: "Bolo Hari!" (Tanrı'nın adını zikret! — "Bol!" (Zikret!) sesleriyle hızlı bir tempoda, kalabalık sokaklardan geçirilir.

Hemen her gece, (yakma-ghatı bütün gün ve bütün gece açıktır) uzaklarda bir yerlerde, zavallı bir ruh, Ölüm Tanrısı Yamaraj tarafından talep edildikçe bu belli belirsiz "Bolo Hari!" zikirlerini duyarım.

Ve yine de, ölmeyeceğimi düşünürüm!

Oh, öleceğimi idrak ediyorum elbette, ama bu soyut bir kavram, yaşamımı değiştirecek kadar ikna edici olduğuna inandığım, ya da bunun kadar zorlayıcı birşey değil. Yudhisthir Maharaj Mahabharat'da bu kavramsal uyumsuzluğu anlatır:

ahany ahani bhutani / gacchantiha yamalayam
sesah sthavaram icchanti / kim ascaryam atah param

"Her geçen gün, sayısız canlı varlık, kendi iradeleri dışında, ölüm krallığına götürülür, oysa geçici olarak canları bağışlananlar, kendilerinin de çok yakında bu amansız yolculuğa çıkmaya zorlanacaklarını asla akıllarına getirmezler. Bundan daha şaşırtıcı ne olabilir?"

Ben Ölümün gölgesinde yaşıyorum. Ölüm her gün yanıbaşımdan geçer. Sıklıkla da tam penceremin altından geçer! Onu görürüm, ama onu görmem... en azından yüz yüze gelmeyiz. O hep bir başkası için geliyormuş gibi görünür, asla benim için değil, bu nedenle korkacak hiçbir şeyim olmadığını hissederim. Böylesine inatçı bir körlükten daha inanılmaz birşey var mı?

Tabut taşıyıcılarının (ki genellikle ölenin erkek akrabalarıdır) "Bolo Hari!" söyleme konusunda yeni keşfettikleri heveslerini anlayabiliyorum ama Kutsal Adı zikretme konusunda ben o aynı aciliyeti hissetmiyorum — en azından Yama-dutalar beni ense kökümden yakalayıp sürüklemeye gelinceye kadar değil!

Ama bu zaten yakın zamanda gerçekleşmeyecek, öyle değil mi?

—İngilizceden çeviren:
Krishnendrani Devi Dasi


Önceki  |  Arşiv  |  En Son Blog  |  İlk 10  |  Yeni  |  Sonraki

URL: http://www.imonk.net/turkish/09/january1.html
Düzen: iMonk — 7 Ocak, 2009.