Kaliforniya, ABD — 30 Haziran, Perşembe


Herkes oyunda

Kurukshetra savaş meydanında, kardeş kanının akıtılacağı büyük savaş başlamadan hemen önce Bhagavad Gita — Krishna (Tanrı) ile arkadaşı Arjuna arasında bir konuşma gerçekleşir. Arjuna Birinci Bölümde kendi ordusunu ve 'düşmanın' ordusunu gözden geçirdikten sonra kendi akrabalarını öldürmek zorunda kalacağını görünce öylesine sarsılır ki silahlarını fırlatıp atar ve Krishna'ya şöyle der: "Ben savaşmayacağım."

Bhagavad Gita'nın geri kalan on yedi bölümünde, Krishna arkadaşını eyleme zorlamaya, savaşması için ikna etmeye çalışır. Krishna Arjuna'nın böylesine dehşet verici bir savaşa katılmasını: kuzen-kardeşlerini, amcalarını, büyük babalarını ve Kuru hanedanının büyük hocaları ile önderlerini öldürmesini neden istiyor? Ve Arjuna Kaurava klanını ortadan kaldırmayı acıma duygusu nedeniyle reddetmekte haklı değil mi?

Krishna ruhun yapısını anlatmakla başlar. Görünüşte Arjuna'ya söylüyor olsa da, Krishna aslında bize söylüyor: bu maddesel dünyanın sadece gerçekliğin bir simülasyonu olduğunu ve genelde kendimiz olarak düşündüğümüz şeyin (bedenin, zihnin ve aklın) sadece sahte ego — ruhun bu sanal gerçekliğe katılmak için bürünmek zorunda olduğu bir 'avatar' (rol) olduğunu anlamamızı sağlamaya çalışıyor.

Bhagavad Gita'nın ikinci bölümünün başında Krishna'nın Arjuna'ya verdiği direktifleri okuduğumuz zaman, bu maddesel dünyayı çevrimiçi, çok oyunculu bir rolünü-oynama oyununun (World of Warcraft), ya da bir sosyal network oyununun (Facebook'ta Farmville) sanal ortamı ve bedenlerimizi de o değişen gerçeklikteki avatar (dijital suretlerimiz) olarak düşünürsek, bu Arjuna'nın içine düştüğü ikilemi biraz daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir ve belki de Krishna'nın gerçekliğin yapısı üzerine yaptığı konuşmayı bu modern gün ve çağda bizler için bir parça daha anlamlı kılabilir.

(Bilgisayar oyunları oynamasanız bile, şu anda çevrimiçisiniz, dolayısıyla tahmin ediyorum ki en azından mesajlaşan diğer kullanıcıları ya da web forumlarını tanımlayan ikonlara aşinasınız, tamam mı? Aynı şey :)

Bu bakımdan Arjuna savaşmayı kesinlikle reddettikten sonra, Krishna gülümseyip kedere kapılmış arkadaşına ders vermeye başladığı zaman, aralarında geçen konuşmanın aşağı yukarı şöyle sürdüğünü düşünün:


Yüce Lord dedi ki,

2:11 Ey Arjuna, sen üzülmeye değmeyecek şeyler için yas tutuyorsun, bir yandan da bilgece sözler ediyorsun. Bilge olanlar ne yaşayanlar için ağlayıp sızlarlar ne ölüler için.

Bir bilgisayar ustası gibi konuşuyorsun, ama bu bilgisayar oyunundaki rakiplerin için üzülerek bilgisizliğini açığa vuruyorsun. Bu savaş alanındaki cengaverler gerçek değiller. Onlar dijital karakterler — tıpkı senin karakterin gibiler, Arjuna — o halde neden onlar için üzülüyorsun?

Senin şu sözde akrabaların sadece rol yapan oyuncular; sen onlara sadece, bu oyunun simülasyon ortamında bulunan çeşitli gruplarla ve ekiplerle olan bağlantın vasıtasıyla bağlısın, öyleyse neden onlar için yas tutasın? Neden bilgisayarları biliyormuş gibi görünüp, kısa süre temas kurduğun bazı pikseller — yoldaşın olan oyuncuların çevimiçi avatarları — ekranından kaybolunca keyfin kaçıyor?

2:12 Senin, Benim ya da bütün bu kralların var olmadıkları bir zaman hiç olmadı. Şu anda var olduğumuz gibi geçmişte de vardık ve gelecekte de var olmaya devam edeceğiz.

Bu oyunda oyuncular ölmezler; sadece öteki benleri (avatarlar) ölür. Rakip olduğun ya da işbirliği yaptığın bütün bu oyuncular daha önce bilgisayar oyunu oynamışlardı ve gelecekte de, yeni roller alarak, farklı avatarlarla bu ve/veya bunun gibi bilgisayar oyunlarını oynamaya devam edecekler.

2:13 Canlı varlık nasıl çocukluk, gençlik ve yaşlılığın bedensel değişimlerinden geçerse, ölüm gerçekleştiği zaman, benzer şekilde, başka bir bedene geçer. Bilge kişiler bu değişikliğe kanmazlar.

Nasıl ki sen (klavyenin başında oturup) bu oyunda bir cengaver, üstün erdemlere sahip bir şövalye ya da bir büyücü rolü oynadıysan, avatarın öldürüldüğü zaman bir başka karakterin rolünü oynamak durumundasın. Uyanık bilgisayar kullanıcıları oyuncu ile oyuncunun avatarını birbirine karıştırmaz.

2:14 Mutluluklar ve acılar gelip geçicidirler; kış ve yaz gibi gelirler ve giderler. Duyusal algılamadan kaynaklanırlar ve insan huzursuz olmadan onlara katlanmayı öğrenmelidir.

Oynadığın rolle özdeşleştiğin için bazen keyiflisin bazen de kederli. Şanstaki bu iniş çıkışları görmezden gel ve oyuna devam et.

2:15 Ey insanların en soylusu, mutluluk ve acıdan huzursuz olmayan ve her ikisinde de dengede kalan akıllı kişi hiç kuşkusuz ölümsüzlüğe hak kazanır.

Oyunun hem kolay hem de daha zor seviyelerinde sebat gösterirsen en sonunda Patronu yenersin — ve hatta belki de 'yüksek puan' listesinde ölümsüzlüğe erersin!

2:16 Gerçek olmayan (bedenlerimiz ve bu dünya), ebedi varoluşa sahip değildir; gerçek olan (ruh), ebedi varoluşa sahiptir, değişime uğramaz. Her ikisinin de yapısını incelemiş olan gerçeği görenlerin vardıkları sonuç budur.

Avatarlar (ve var oldukları sanal ortam) sürekliliğe sahip değildir. Oysa avatarların sahipleri daimidir: onlar avatarlar gibi değişmezler. Bilgisayar kullanıcıları ile onların avatarları arasındaki farkı bilen programcılar bu sonuca varmışlardır.

2:17 Bil ki bütün bu bedene yayılmış olan ruh yok edilemez. Hiç kimse ölümsüz ruhu yok edemez.

Oyun karakterini (avatarı) canlandıran oyuncu oyundaki başka bir oyuncu tarafından öldürülemez.

2:18 Ruh ebedidir, yok edilemez ve ölçülemez. Sadece bu fiziksel bedenler yok oluşa mahkumdur. Bu nedenle savaş, Ey Arjuna.

Oyuncular öldürülemezler; çarpışmada sadece onların avatarları yok olur, dolayısıyla kaygılanma — savaş!

2:19 Canlı varlığın katlettiğini sananlarla onun katledildiğini sananlar, ruhun gerçek yapısı konusunda cahildirler, çünkü ruh ne öldürür ne de öldürülür.

Herhangi bir oyuncunun öldürdüğünü ya da öldürüldüğünü sananlar, bu oyunun işleyişi konusunda cahildirler; bu simülasyonda hiçbir oyuncu gerçekten ölmez.

2:20 Ruh ne doğar ne de ölür; ne yaratılmıştır ne de yaratılacaktır çünkü o doğumsuzdur ve ebedidir. O hep gençtir, ama kadimdir. Beden yok olduğu zaman o yok olmaz.

Bu sanal ortamda hiçbir oyuncu doğmaz ya da ölmez; onlar oyunda yaratılmazlar çünkü oyun dünyası dışında, şimdiki zamanda, anda mevcutturlar. Avatarları yok olduğunda onlar ölmezler.

2:21 Ey Arjuna, bir insan ruhun yok edilemez, ebedi, doğumsuz ve değişmez olduğunu bildiği halde, nasıl herhangi bir kişiyi öldürebilir ya da onun ölümüne neden olabilir?

Eğer hiçbir oyuncunun öldürülemeyeceğini biliyorsanız, herhangi bir kimseyi nasıl öldürebilirsiniz?

2:22 İnsan eski ve yıpranmış giysileri atıp nasıl yeni giysiler alırsa, benzer şekilde ruh da eski ve işe yaramaz bedenleri bırakıp yeni bedenler alır.

İnsan eski giysileri yenileriyle nasıl değiştirirse, oyuncu da bir avatar öldürüldüğü zaman ya da fazla yaşlandığı ve zayıf düştüğü zaman onu bırakır ve oyuna başka bir rolde, yepyeni bir avatarla yeniden başlar.


Ve böyle sürüp gider... anladınız. (Bu şekilde okumaya devam edin.)

Krishna'nın bu dünya, bu dünyanın sakinleri ve ruhun yapısı hakkında söylediği şeyleri, sizin anlayabileceğiniz ve (bilgisayarda rol oynama oyunu gibi) ilgi kurabileceğiniz tarzda düşündüğünüz zaman neredeyse Arjuna'ya acımaya başlamanız gerekir... Arjuna nasıl bu kadar budala olabilir? :) Nasıl olup da dünyanın sadece gerçekliğin simülasyonu, sanal bir gerçeklik olduğunu anlayamaz? Neden dünyanın gerçek olduğunu sanıyor?

Buna rağmen biz de aynı toy Arjuna gibi davranıyoruz: bu maddesel dünyaya, gerçekliğin bu taklidine onun yaptığı gibi tepki gösteriyoruz. Aile üyelerimizle bağlantımız olduğunu düşünüyoruz ve onlar için üzülüyoruz; bedenlerimiz ölünce, bizler de öleceğiz diye düşünüyoruz...

Elbette, Arjuna o kadar da akılsız değildir! Lord'un gelecek nesillerin yararına Lirik Şiirini söylemesine, İlahi şarkısını (Bhagavad Gita) okumasına vesile olsun diye Krishna'nın kısa bir süre için şaşırttığı (muhyanti) aydınlanmış bir ruhtur (surayah).

O halde Bhagavad Gita'yı tekrar okuyun. Kadim tarih: Krishna ve Arjuna arasında geçen beş bin yıllık konuşma olduğu için 21.yüzyıla uygun değildir diye düşünmeyin. Onun ne olduğunu: Tanrı ile hemen şu an yapabileceğiniz canlı bir konuşma olduğunu anlayın.

Bir kere daha, ilk kez okuyun ve hayrete düşün!

—İngilizceden çeviren:
Krishnendrani Devi Dasi


Önceki  |  Arşiv  |  En Son Blog  |  İlk 10  |  Yeni  |  Sonraki

URL: http://www.imonk.net/turkish/11/june4.html
Düzen: iMonk — 30 Haziran, 2011.